31 Ağustos 2009 Pazartesi

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Kaptan serdar'ı dinledinizmi, sayın karaosmanoğlu

Serdar Topraktepe buca maçının ardından ; "Şehrin büyüklerine, herkese sesleniyorum. Kocaelispor'u eski günlerine döndürmek zorundalar. Seyircimize de teşekkür ediyorum. Elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Bu camianın amblemi ile oynamaya kimsenin hakkı yok. Bazı amatör kulüplerin olanakları bizden daha fazla var. Beni yarın kovsunlar önemli değil" dedi.

Peki, bu konuyu kim üstüne alınacak şehrin hangi büyüğü;işte size bir hatırlatma çok eskilerden değil,tarih 11 Mayıs 2008 TFF lig-a şampiyonluğunu kazandığımız Altay maçının ardından İzmir Atatürk stadyumundan bir hatır



Sayın başkan, belki de duymak istemediğiniz bu çağrı sizedir, bu şehre, bu camiaya, bu takıma karşı bir sorumluluğunuz var, ben bu durumu tamamen size fatura ediyorum, benim işim değil diye sıyrılmak bu vebali sizden alıp götürmüyor.

25 Ağustos 2009 Salı

Buca maçı kadro yorumu;
İlk onbirimiz,
87.
METİN EROL 1987
21.
EMİRHAN ÖNDER 1988
5.
CEM SİNAN VERGÜL 1978
25.
ENSAR ÇETİNKAYA 1990
11.
MEHMET ÖZTONGA 1990
18.
ONUR ALKAN 1990
6.
BİLAL TURGUT 1984
55.
YUNUS İLGEN 1990 (dk.82 ANIL ERDEBİL 1990)
19.
BERKAY ARSLAN 1990 (dk.63 HARUN EREN 1990)
66.
UĞUR DAŞDEMİR 1990
41.
SERDAR TOPRAKTEPE 1976 (dk.87 AHMET KUTLUER 1991)

Maçta yapılan üç değişikliğin dışında yedek kulübesinde bir tek kalecimiz Ali Balkaya kalmıştı, hocanın değişiklikleri bu kadar geç yapmasının tek nedeni zorunlu değişiklikler olması halinde takımı bu zor şartları dâhilinde bir de eksik oynatmama düşüncesi olmalı,
İlk on biri incelediğimizde hazırlık maçlarımızda ve takımın sezon başı çalışmalarında hiç bulunmamış olan dört isimle karşılaşıyoruz, Ensar Çetinkaya, Yunus İlgen, Harun Eren ve Ahmet Kutluer;
Kalecimiz Metin Erol, hazırlık maçlarında 204 dk görev yaptı, bu sezon takımın ikinci kalecisi olacak, birinci kalecimiz Ahmet şahin ise hazırlık maçlarında 224 dk görev aldı,
Emirhan Önder, buca maçı haricinde hazırlık döneminde 168 dk görev aldı. Cihat hoca hiçbir hazırlık maçında 45 dk fazla saha tutmadı, sezon içerisinde ilk onsekiz içinde iyi bir yedek olarak düşünüyordu,
Cem Sinan Vergül, cihat hocanın en güvendiği isimlerden birisi beş hazırlık maçının üçünde ilk onbirde görev aldı ve toplam 259 dk sahada kaldı,
Hazırlık döneminin en formda oyuncusu belki de Mehmet Öztonga idi, Cihat hoca onu ilk onbirde başlattığı 3 maçın ikisinde sahada 90 dk tuttu, toplamda 309 dk süre alarak hazırlık döneminin en çok süre alan oyuncusu oldu,
Diğer oyuncularımız ise Onur Alkan 225 dk, Bilal Turgut 211 dk, Berkay Aslan 73 dk, Uğur Daşdemir ise 217 dk, görev almışlardı hazırlık maçlarında,
Kaptanımız Serdar için birşeyler yazmak içimden gelmiyor, maçtan sonraki açıklamaları ile aslında tüm taraftarın dili oldu, (bu bile yeter)
Bu kadroda Cihat hocanın kafasındaki ideal onbirden sadece Mehmet Öztonga, Cem Sinan Vergül ve Onur Alkan vardı,
Metin Erol, Emirhan Önder, Serdar Topraktepe, Bilal Turgut ve Uğur Daşdemir ise ilk onsekizin değişmez isimleri olabilirdi en fazla,
Aslında kadronun çok ta kötü olmadığı kanaatindeyim, oyuncuların bir tek ve en büyük eksiği motivasyondu. O da bu şartlar içerisinde verilebilecek bir şey değildi,
Genç bir takımdık ayrıca, maç kadrosunun yaş ortalaması 21,5’di, iki yaşlı kurt Cem Sinan ve Serdarı ortalamanın dışında tutarsak 19,8 gibi bir yaş ortalamasına düşüyor olması ise bu kadronun neredeyse geçen seneki paf takımının fotokopisi olması ile açıklanabilir ancak,




Yazarın notu;
Bu postu çokta istekli hazırladığımı söyleyemem doğrusu ama içimde de sinsi bir umut olduğunu söylemeden edemeyeceğim;
şöyle ki; tarih 24 ağustos 2007 hiç birimiz için önemli bir tarih değil belki de ama o Cuma günü benim oğlum doğdu, hem de tam 1 ay 10 gün erken, korku heyecan hep beraber geçti o gün, tarih 25 ağustosa dönmüştü, Tff birinci lig açılış maçı Sakarya deplasmanında Kocaelispor’umuzun maçı ile yapılacaktı, işte bildiğiniz acı mağlubiyetin geldiği maç, oğlumu hala fanatik diye severim, adam resmen liglerin başlayacağı tarihe göre geldi dünyaya,
ve biz o sezonu şampiyon tamamlayıp süper lige kısada olsa bir dönüş yaptık, dün yine doğum gününü kutladık, böyle talihsiz bir maçın ardından, belki tarih yine tekerrür eder diye geçiyor içimden bir umut işte,

11 Ağustos 2009 Salı

Komplo teorisi (Conspiracy theory) yada Tabuta çivi çakma telaşı


Ne kadar enteresan günlermiş, şampiyonluk maçı sonrası dönerken İzmir’den, on bin kadar taraftar oksijen soluyup, bu oksijeni hücrelerimizde şampiyonluk tezahüratlarına çeviriyorduk, karbondioksiti atmıştık hayatımızdan, ta ki susurlukta tost-ayran molası için durduğumuz yerde hararetli bir tartışma masasına yancı olarak oturana kadar bu durum benim içinde böyle devam etti;
Aynı firmada çalıştığımız, yıllardır tanıdığım arkadaşlarım bir paralel evrenden gelmişler gibi çok farklı şeyleri tartışıyorlardı, sanki tarih 11 Mayıs 2008 değildi, gün bugündü; - peki, şimdi ne olacak – durumu tartışılıyor, bir sonuca bağlanamıyordu, en büyük istek - bu yönetim gitmeli daha sağlam bir yönetim gelmeli - tek ortak fikir buydu, olmadı. Diğer çoğunluk ile desteklenen görüş - mevcut kadronun genel çerçevede korunması - ve yabancı kontenjanının sadece eksik görülen mevkilere yapılması gereği, olmadı. Bu ikisinin dışında benimde desteklediğim bir diğer konu ise - hocanın hemen görevine son verilmesi - (engin ipekoğlu) ve bu yükü omuzlayabilecek bir hoca ile hemen yarın anlaşılması, bu konuşulanlar bir avuç taraftarın naçizane fikirleriydi.
Geleceği görecek değildik ya, yöneticilerimiz hep yapılmaması gerekenleri yaptı. Kötü yönetildik ve şimdi tekrar başladığımız yerdeyiz, - peki, şimdi ne olacak –
Yeni seçim sonrası -şark kurnazlığı- ile tekrar seçilen yönetim, bu şehirdeki hiçbir kurum veya kuruluşun desteğini alamadı yanına, sonrası yaklaşık 40 gün devam etti.
Belediye başkanının ricası ile bir kalp rahatsızlığı sonrası başkanın görevi bıraktığı açıklaması ile yerini alacak kişi olarak Sn. İsmail ARAÇ’IN açıklanması (ki bu isim Bld. Bşk.’mıza yakın bir isim olarak biliniyor.) ile yeni bir sayfa açılması ve belediyenin desteğinin alınması ile lige ve transferlere devam edilmesi düşünülüyordu. Yönetim kurulumuz devam edebilecek güç ve dirayete de sahipti.
Daha başta bu ismi başkan yalanladı, yerimi ve yetkimi SN. SAMİ DURMUŞOĞLU’NA devrettim dedi, yetmedi.
Bu planı Sn. Serhan GÜRKAN’DA sezmiş olacak ki giderayak, bizi daha kötü bir çıkmaza sürükleyecek olan olağanüstü kongre kararı ile bu plana bir nokta koydu, belki de yeniden aday olma planları vardır bunu yaşayıp göreceğiz.
Şimdi 22 Ağustosa kadar lisans paraları federasyona kim tarafından yatırılacak, 1 Eylüle kadar bu para yatırılmaz ise yeni transfer ile yolların ayrılması gerecek, bu kongre 29 ağustosa kalır ise yeni yönetimin transferler yapması ve lisans parasını yatırması için 1 işgünü vakti olacak.
Bu klüp bu sene küme düşer ise sorumlu olan yönetim ve kentin dinamiklerinin de küme düşmüş olması demektir. Bu takımın taraftarları asla bu AŞK’A sırtını dönmez, ama eminim ki kötü gidişatın bir şekilde hesabını soracaktır.
Saygılarımla.

6 Ağustos 2009 Perşembe

Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli;




Gidemediğimiz maçları yorumlamak; maç kadrolarını ve oyuncuların oyunda kalma süreleri üzerinden bir tablo oluşturarak başladım işe ortaya çok güzel bir tablo çıktı.





Futbolun matematiği işte, hocamızın kafasındaki şablonun oluşmadığını düşünenler bu noktada ne kadar yanıldıklarını ortaya koyuyor gibi, (bu tespiti yerel basınımıza atfediyorum.)



Kaleci için zaten pek zorlanacak bir durum yok. Ahmet Şahin oynayacak, Metin Erol bekleyecek, Ali Balkaya 3. Kalecimiz olacak. Emrehan Ceylan ise şimdiye kadar süre alamaması ile büyük bir soru işareti olarak bekliyor.


Defansın göbeği için ise seçmelerden gelen tek oyuncu olan Abdullah Ceylan ve İsmail Konuk üzerinde ısrarcı olduğunu maçlarda aldıkları sürelerden anlayabiliyoruz. Bu mevkii şayet Reşad Sadigov ile anlaşma sağlanırsa tam olarak şekillenmiş olacak.



Defansın sağı içinde bir forma savaşı olmalı çünkü bu mevkii de oynayabilen Emirhan Önder, Mehmet Öztonga, Burak Halil var, sol kanat ise tam bir muamma yeni gelen Bülent Uzun dışında bu mevkiinin başka talibi görünmüyor. Bu kanadın hücuma dayalı yönü içinde Emrah Kol dışında Serdar Topraktepe var. Hazırlık maçlarında bu kanatta savunmaya dayalı ve hücuma dayalı mevkilerde Cihat hocanın kimleri oynattığını çok merak ediyorum doğrusu,



Orta sahanın ortası için ise Cihat Hoca, Bilal Turgut, Uğur Yasan, Onur Alkan ve Oktay Pop arasında bir karar veremediği oyun içinde verdiği sürelerle ortada, orta sahanın sağı içinde Ramal Hüseyinov ve Uğur Daşdemir i deniyor olmalı. Orta sahanın hücuma dönük oyuncuları için Tevfik Altındağ ve deneme de olan Galip Ayvaz, Felipe Batista, Lawal Jarqui var, umarım bu mevkii için de iyi bir yabancı alırız.



Forvet mevkii için Maxwell ve Ali Bayraktar dışında pekte alternatifimiz yok zaten oynanan 4 maça da Maxwell ile başlayıp, ikinci 45 dk. da ali bayraktarı oyuna almış hocamız,



Son olarak hiç oynama şansı bulamayan Şamil Ünal ve M. Ali Kurtuluş var iki eksik noktamız için bu oyuncularında takıma katılması çok önemli. Bu oyuncuların durumları da göz önüne alarak defansın göbeği (Sadigov gelirse bu konu kapanır.) ve takımın sol kanadı (savunma ve hücum yönünde) ayrıca forvet mevkiine takviye şart gibi gözüküyor.



4 Ağustos 2009 Salı

Antagonist ve tribün kültürü ilişkisi

antagonist: Fransızca “antagoniste” sözü "hasım, vuruşan, karşıt, çatışan" anlamlarındadır. Bu söz için önerim düşmanca veya hasımca kelimeleridir. aynı köke dayanan antagonizm sözüne ise düşmanlık, hasımlık karşılıklarını öneriyoruz.

Bu tanımlama sinema literatüründe ise protagonist-antagonist (kahraman - anti kahraman) karşılaşması olarak belirir, aslında kahramanın karşısındaki tüm zorlukların tamamı (fiziksel, psikolojik, gerçek yada yanılsama) antagonisttir, tabii ki günümüz sinemasında anti kahramanların daha fazla öne çıktığı da aşikardır. Örneğin;

Vito Corleone (baba)
Darth Vader (starwars)
Jigsaw (testere)
Ajan Smith (matrix)
Dexter Morgan (dexter)
Hannibal Lecter (kuzuların sessizliği)
Joker (batman–4)


Bu blog adını tamda bu tanımlamadan almaktadır işte, futbolun kahramanı futbolun araçlarıdır, taktik, oyuncular, teknik direktör ve hakemler gibi, ama spor medyası sadece bu işin magazinsel yanını önümüze sürmekteler. Birkaç saniye içinde gelişen bir hatalı bir hakem kararı için saatlerce televizyonları işgal edip daha sonuca dahi varamadan sabah saatlerine kadar insanları meşgul etmekteler ve var olmayan bir gerçeği de bize dayatmaya çalışan silik ve zayıf kahramanlar haline gelmekteler.

Biz taraftarlar olarak pek söz sahibi olamadığımız futbol olgusu içerisinde antagonist karakterler gibi sürekli değiştirilmek, dışlanmak ve hatta futbolu çirkinleştirdiğimiz savlarına mazur kalmaktayız.

Bu blog da KOCAELİSPORUMUZU merkez almak sureti ile futbolun sadece taktiksel yönünü ve skor yazarlığına dayanmadan galibiyet ya da mağlubiyet destanları yazmadan, taraflıca (ne yani benim tarafsız olmamı mı bekliyordunuz.) yazılar yazmaya çalışacağım.

Saygılarımla.