24 Ekim 2012 Çarşamba

oğlum için,

miraç eray,

erkek

beş yaşında
yeni bir kocaelispor taraftarı

üzerinde hiç baskı yapmadan

inat etmeden,

daha ismetpaşayı görmeden,

köfte ekmeği,

maratonu,

üçlüyü,

lazarovu,

serdarı bilmeden

iki kupayı görmeden,

deplasman yapmadan,

hangi ligdedir,

durumu nedir bi haberken,

baba bizim kalecimiz aşırtma vuruşları kurtarabilir dimi diye soracak kadar saf bir düşünce ile,
***
çalışmak için bir tesis yok artık diyemeyecek mesela,


tabandan kocaelisporlu o,

bizim gibi yüksektende düşmedi,

***

bir dönemle inatla,

beni kızdırmak için hatta,

ben x, y tutuyorum diyen benim oğlum dün artık koocaelisporluyum dedi,

formasını istedi giydi,

***

peşindeyiz inatla,

bu satırları yazarken dahi doluyorsa gözlerim,

bu sevgi bitmez,

şanlı körfezim,

30 Haziran 2012 Cumartesi

Teşbihte hata olur yada olmaz bu kimseyi bağlamaz.

anladığım kadarı ile anlatayım.

alınma olmasın yanlız,

şimdi suriye de bir hükümet iktidar var değil mi, doğru yanlış, varmı var,
adamlar terörist diye bahsettikleri ayaklanmacı bir gruba karşı silahlı mücadele veriyorlar, (sen özgürlükçü grup diyorsun)
yanlış yada doğru kendi halkını katlediyor neden(!)
nedenler farklı para dış mihrak daha çok demokrasi falan filan, ama ortada ölen insanlar var
onlar önemli değil demokrasi şehidi olurlar bir süre sonra; yada taşsız mezarlardaki kimsesiz ölüler,
------
üç gün önce lig radyo Mehmet Ayan'a bağlanıyor, adam ispanya da tatilde abi, {oh mis}
finale kalan ispanyadaki taraftarın portresi sorulacak,
neyse telefon bağlanıyor spiker soruyor,

-ispanyada nasıl durumlar,
-ispanyada değil katalunyadayım ben (?), barcelonada pekde ispanya ile ilgilenmiyorlar, bir kaç gündür geziyorum, milli formalı bir kişi ile karşılaşmadım, -falan anlatıyor işte-
durumdan mutlu sanki,
maç izlemeye bir yer dahi bulamadım, portekizli bir kaç kişinin olduğu şehrin hafif dışındaki bir mekanda izledim falan diyor,
övüyor ayrışmayı mutlu, ama ordada bir hükümet var
ve o takımda katalunyadan 7 topçu ilk onbirde (futbolcudan daha sıcak buluyorum topçu kelimesini)
bu manzaraları nasılda betimliyor süslüyor,
enteresan birileri bizim terör dediğimize gerilla değince özgürlük savaşçısı değince olaylar oluyor ultimatomlar veriliyor,
ülke olarak suriyedeki adamlara göz kırpıyoruz,
katalunyayı ayakta alkışlıyoruz,
futbolu bu nedenle sevmiyorum, itiyorum kendimce mutlaka bir görüşe bir hitaba bir tavra bağlıyorlar,
yada ben anlamıyorum bu siyasetten-futboldan  arkadaş.

26 Mayıs 2012 Cumartesi

adalet nedir bilmem ben,

adalet neyin temeliydi, temeli adalet olan kaç kurum kaldı, yada adil kavramının altı bu kadar boşaltılmış olmasını nasıl olduda fark edemedik. Aynı kocaelisporumuzun düştüğü durumu fark edemediğmiz gibi;
Müsabakaları yönetmesi için atanan adamların kriterleri nelere göre belirleniyor,devlet memurunu seçerken ortak bir sınav sistemi kullanıyor mesela, spor müsabakalarını takip etmek ile görevli gözlemciler temsilciler hangi kriterlere göre belirleniyor, abi kardeş, bacanak, dost arkadaş gibi olabilirmi?
Maçtan bu kadar sonra maç yazısı yazmakta zor, hoş doksan dakikanın sonunda maçı tarafsız gözle izlesen playoff u isteyen takımın çankırı spor olduğuna yemin bile edebilirsin. O talihsiz golü yiyene kadar skoru ikiye getiremiyorsan, bana anlatma en azından play off u da,
----
esas adaletsizlik (bakınız foto) faulü süzememek değil hem; rakibine her an ana avrat düz giden, rakibini ten renginden dolayı aşağılayan ve bunu yalanlayaman adama 2 maç cezayı veren (emre tabii ki) o adalet, sahada rakibini öldüren (ki onaltı maç için herhalde birilerini öldürmüş olmalı ) gökhan'a 16 maç ceza veriyor, aslında kendi içinde doğru ırkçılığa iki maç gökhana da 16 maç işte, mesela maç biter bitmez kolomoçun üzerine koşan rakip hocayı süzemeyen olayları kışkırtıp ortadan kaybolan adamı görmeyen kolomoça 5 maç ceza da verir , ZATEN ADALETTE BUDUR.
----
neye göre adalet, kime göre ceza,
daha kocaelisporumuzun içini boşaltan adamların cezasını kesmeden hemde,
kocaelideki futbolu 2005 den bu yana (artık sistemli olduğunu düşümeye başladığım şekli ile) sikip atmaya çalışanlar, herhalde içinde bulunduğumuz durumu da o deniz manzaralı tahtırevanında takılan postnişin'lerinin etrafında göbeklerini kaşıya kaşıya, ağzından tükürüler saça saça gülerek izliyorlardır...
----
bu arada bir şekilde kev olayınında çözülmüş olmasına sevindim, kötü de olsa artık oranın bir umut olmadığının farkına sanırım varılmıştır.
----
adalet mülkün temelidir. (*)
adalet neyin temelidir. ?
a) para
b) para
c) para
d) hepsi

(*) Hz. Ömer (R.A.) ait olduğu iddia edilen özlü söz; kastedilen mülk; mal ya da servet değil devlettir. adaletsiz bir devletin de ayakta kalamayacağını anlatır.

3 Mayıs 2012 Perşembe

şampiyon...şampiyon...şampiyon....

şampiyonluk sana her ortamda yakışır
yaşa var ol
körfezim...

resmin üstüne tıkla...
şampiyonluk coşkusuna ortak ol...
:D

23 Nisan 2012 Pazartesi

aklıma gelenler

http://youtu.be/jH8PwTgsCds

Oturupta izlemişliğim yok, futbola bakış açımı bilenler KOCAELİSPORUMUZDAN başka maç seyretmekten zerre zevk almadığımı bilirler ama bu golü ve sonraki hareketi görünce aklıma HAMZA nın bursaya attığı gol geldi, bize doksan dakka söven bir tribün bursalıyı susturmuştu benzer bir hareketle akıllı olun ben daha burdayım demişti ronaldo gibi;

hey gidi günler,

bimeyenler için, hamzanın golünü koymadım yazımın ekine onun için bir zahmet araştırma yapın,

29 Şubat 2012 Çarşamba

yeni yatırımlar




Görevim gereği takip etmemizin neredeyse zorunlu olduğu yayınlardan bir tanesi YATIRIMLAR DERGİSİDİR.

Derginin bu haftaki sayısında KOCAELİSPORUMUZUN adı geçince dayanayıp yayınladım, ne demek oluyor bu,
yeni stad geliyor dostlar,
hadi hayırlısı

20 Şubat 2012 Pazartesi

neyin peşindeyiz lan biz,

genelde başlık yazarak başlıyorum yazıya normalde böyle olmasa gerek, herhalde yazarlar, önce yazıp sonra okuyup uygun bir başlık atıyorlardır, ben öyle yapmıyorum kafamdakileri bir araya getirip bir başlık konduruyorum sonra o minvalde birşeyler yazıyorum, bakalım bu yazının sonu nereye gidecek,
hafta sonu her kocaelispor maçında olduğu gibi evde olacaktım, ama cumartesi günü doğalgaz işleri vardı evde tadilat falan kır, dök bende yorulmuşum, kayınçoyla beraber pazar günü bir kaçamak yaptık maça dinlenme hesabı,
hala anlamıyorum, avrupalı bu işleri nasıl yapıyor, futbolcuyu nasıl yetiştiriyor, 22 forma numaralı bizim topçu melih hoca performansını beğenmemeiş olacakki 35 te falan aldı oyundan, arkadaş çocuklara genç falan diyoruz hani acemi falan diyoruz yaş 19, askerliğin kapısında normalde, adamlar 17de 18 de hollandada almanyada çatır çatır oynuyorlar, bizimkiler maçtan alınınca formayı çkartıp trip ata ata soyunma odasına yine de kızamıyorum o çocuğa, suç onu yetiştiremeyen sistemindir.
bir de yunus altun'un golden sonra yedek kulübesine koşması falan abartılı, işte kaşar yunus diye biri bağırınca uyandım bende, bir dönem bizde oynamaıştı ordan kalan bir ukte var herhalde içinde, neyse sqtiret dedim durmadım üstünde fazla, "hesapta abi olarak sahada bizim çocuklara bile örnek olacak yaşda,"
birde altayın 34 numarası var, galiba göksel, adamın lakabıda kunduz muş vallahi yedi bitirdi bizi tribünde ben 45i tamamlayamaz derken adam 90 dakka durmadı lan, baksan benden aşağı kalır yanı yok göbekte yarışırız her türlü ama adam sağ sol orta forvet her mevkiide oynadı,
bizim golde doğanın pozisyonu sürüklemesi attığı pas'ta güzeldi ama hakkını vermek lazım,
9 yediğimizden sonra ilk maçımdı kocaelisporu canlı izlediğim ama içim acıyor izledikçe futbolda genç değince 15-16 dan başlıyor bizimkiler 18-19 ortalama gelenlerle birazdaha yükselmiştir herhalde ama sonuş sıfır, problem sistemde aslında bir gerçek varsa biz futbolcu yetiştiremiyoruz,

bu çocuklarla zor değilde,
bu ortamda zor belki de,
içimiz acıyor,
hala neyin peşindeyiz lan, (aha bağladım başlığa)
nasıl bir aşktır ki bu
hala tribüne çekiyor bizi,
acısada içimiz,
maç bitsin aq, derken dakika daha altmış
oha lan,
işiyoruz rüzgara karşı,
bizde zerre kafa kalmamış,
ne çekiyorsak ciğerimize aşk diye,
ismetpaşada ne varsa, ne soluyorsak,
kafamızı pelte etti be,
seviyoruz yinede kapalı olsada maraton,
kafa olsada pelte,
sıçrıyorsada üzerimize,
ve maç daha bitmemişse
ve hala bir umutsan içimizde
bizde zerre kafa kalmamışsa
ve ben kendimi hala şair zannediyorsam,
hala neyin peşindeyiz biz ulan....

8 Şubat 2012 Çarşamba

17 Ocak 2012 Salı

migren ve futbol

aslında birşeyler yazmayacaktım ama japonkale'yi okuyunca değişti fikrim,

adana demir maçına bir umutla gittik 4 kişiydik mustafa abi, oğulları ömer ve efe birde ben, enteresan bir maç olduğu kesin, hatta bir kocaelispor taraftarı olarak izlediğim en rezil 90 dakikaydı, "9 yediğimiz malatya maçında dahi bu kadar ezilmedim tribünde"

emniyetin özgürü almasının ardından dağılan tribün, organize tezahurat yapanların susturulması, falan...

en azından demirin tribünü dinledik izledik, bu bir artı ise tabii... (ama maçtan sonra demirin alkışlanması güzeldi)

maça zaten tatlı bir baş ağrısı ile giden ben bir doz doksan dakika alınca migrenden yedik kontrayı maç sonu eve gidip uyuyakaldım, hatunla biraz tartıştık ama haklı işte herzamanki gibi, --gitme ulan maça ne işin var, hasta olup dönüyorsun hep....--

maçın başında enteresan bir kadro vardı zaten,serdarı sayma forvet yok takımda --bir dönem çok tarışılan 4-6-0 taktiği-- bu sol kanata takviye yapan adamları anlamak güç doğrusu sametle gökhan bayağı iyiler, uğur biraz tutuktu, sadece o da ercanla pek anlaşamıyor gibiydi, hoş 45.saniye de golüde yemiş bir takımı konuşuyoruz, baş ağrısı müsaade ettiğince izlediğimiz maçtan,aydını kolomoçu hiç konuşmayalım hele...

ah be abisi, sahada traş bir takım olsa dahi yenilecektik bunu devre arasında ayıktık, gidesimiz geldi maratonu terk edemedik,

neyse ikinci devre hodri toparlanınca bir nebze olsun hareket geldi bize de ama maçın bombası değişiklikle oyuna giren engine bağıran emekli amcaydı, "engin bari kız gibi durma lan"

bu takım enteresan aslında deplasmanda aslan içerde tık yok, bu şartlarda bir mucize olmazsa seneye aynı ligdeyiz, tabii mayalar haklı çıkmazsa :)

maçı stadda izleyenlere geliyor placebo-bublegum

i love you migraine