14 Ocak 2010 Perşembe

Kırık kumbara

Çok sevdiğim bir müdürüm var, bir telefon görüşmesi yapalım senin sıkıntına cevap veririz dedi.

Biraz önce ,
—Ne haber? Sorusuna;
Asık bir suratla
—Bozuk abi, ne olacak acaba yarın lisans işi, cevabım ile girmiştik muhabbete,
Eski bir futbol adamı o da, şimdilerde uzakta olsa tribünlere İzmit’te çevresi geniş;
Kısa bir telefon görüşmesi yaptı yönetimden bir kişiyle;
—halen 2 milyon TL açık olduğunu söyledi, işi gücü falan bıraktım bu parayı bulmanın peşindeyim bende dedi,

Ama yöneticimizin sesinde o burukluğu hissettim ben, şimdiden yazıyorum içimdeki acıyı atmak için, yarın belki de bu üzüntüyü yaşamak için geç dahi olabilir,

Şimdi elimizde ne var ilk yarıdakinden farklı olarak “kırık kumbara” , ama en azından o çocuk, bir sorumluluğun altına gövdesini attı, belki de çok başka umutlarla biriktiği harçlıklarını devretti, yeşil ve siyaha, başka emekçi kardeşlerimde maaşından bölüp bir tuğla aldı kendince büyük bir sorumluluktu çünkü

peki bu şehrin büyükleri,
siz ne yaptınız?

Gelecekte bu çocuğa, bu kentin emekçilerine, bu kulübün sevenlerine nasıl hesap vereceksiniz!
Kırık kumbaralar kırık kalplere eşitlenmeden harekete geçin…

1 yorum: