21 Aralık 2011 Çarşamba

ne ayaksın dede..... :)

saat sabahın yedisi alarmı çalıyor yine cebin, kafamı bile kaldırmadan
uzanıyorum komodinin üzerindeki telefona bilmiyormuş gibi, bakıyorum saate
yedi işte, zorla açtığım gözlerimle etrafı kesiyorum,

sonra bir sis perdesi iniyor, bulanıklaşıyor, yoğunlaşıyor....

birden birisi beliriyor ilerden beyaz uzun bir şey giymiş karnına kadar sakalı olan
bir dede bildiğin aksakallı dede lan...

yaklaşıyor; vay aq. boynunda yeşil siyah atkı ivaaaaa...
yılbaşı öncesi yükü alıcaz oluuuum,
en kötüsü sayısal'a altı rakam çakar diyorum,

dikiliyor karşımda inceden soruyorum,

-hayırdır dede?!?
-makarsına geldim bolm.... kalkda işe git, tırrik(!) (vallahi izmitli lan bu dede)
-lannnn. atkıyı nerden yaptın
-maratonda çektim birinin enseden.... :)

------
telefon çalıyor yine saat 07.05 yenileme alarmı,

beş dakkada gördüğümüz rüyaya bak ulan,
bu aşk başka....

13 Aralık 2011 Salı

hukuk hukuk içindir;

TFF’nin, Kocaelispor başkan ve yöneticileri adına açılmış “Özel Hesaplara” para aktardığını belgeleriyle tespit ettiğini artık sağır sultan bile biliyor…
Hemen peş peşe davalar açılır.
14.01.2010 tarihinde de TFF yönetimi ve yetkililerini görevi ihmal ve kötüye kullanma suçlamasıyla Kocaeli Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunur.
Kocaeli Cumhuriyet Savcılığı 11.03.2010 tarihinde yetkisizlik kararı verir, dosyayı Sarıyer Cumhuriyet Savcılığı’na gönderir.

***

Şimdi sırtınızı arkaya yaslayın.
Derin bir nefes alın.
Türkiye’de “Hukukun” kişiye ve kuruma özel nasıl çalıştığını sizlerle belgeleriyle paylaşacağım.
Okumaya devam…
Sarıyer Savcılığı ilk önce müşteki Işık Eren’in, ardından da TFF’nin Hukuk Sorumlusu Yunus Egemenoğlu’nun ifadesini alır.
Egemenoğlu ifadesinde “TFF üyeleri ve çalışanları memur değildir. TFF özel yasa ile kurulmuş özel hukuk tüzel kişisidir. Suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum. Biz şikayetçiyi tanımıyoruz. Ayrıca iddia ettiği üzere biz federasyon olarak bildirilen alacak miktarını kulübe değil, kulüp yöneticilerine ödediğimiz iddiası doğru değildir. Böyle bir şey hukuken de mümkün değildir.” demiş….

***

Gelelim ikinci bölüme..
Sarıyer Cumhuriyet Savcılığı aradan geçen 9 ay sonunda kararını verir.
Bu zaman zarfında da dosyaya sunulan tek bir delille ilgili çalışma yapmaz…
Koç Yapı Kredi Bankası’ndan kayıtları istetmemiş…
TFF’nin defterlerini talep etmemiş..
Kocaelispor Kulübü Derneği’nin kapısını çalmamış..
Telegol Programının CD’sini bilirkişiye havale edip yazı altına aldırmamış..
Kısacası dosyaya konulan hiçbir delil ile ilgili işlem yapmamış..
03.12.2010 tarihinde kararını açıklamış;
“KAMU ADINA KAVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA”….

***

Suçun işlendiğine dair her türlü delil olmasına rağmen çıkan karar bu.
Kanunlar ve yasalar karşısında suçun tanzimini yapmak görevi müşteki veya avukatının görevi olmadığını biliyordum.
Demek ki yanlış biliyormuşum!...
Karara itiraz edilir..
Bu kez, Bakırköy 2.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı dosyayı incelemiş!...
Dosyanın incelenmesi ilki gibi 9 ay sürmemiş!...
Mahkeme Başkanının verdiği karar “Suçun niteliği, mevcut delil durumu ve kovuşturmaya yer olmadığına dair karardaki gerekçelere göre yerinde görülmeyen İTİRAZIN REDDİNE”

***

Suçun niteliği,
Mevcut delil durumu,
Kavuşturmaya yer olmadığına dair gerekçeler….
TFF’nin özel hesaplara para gönderdiği tespit edilmiş..
Kulübün başkanı canlı yayında gönderildiğini beyan etmiş….
Banka ismi belli..
Hesap numarası belli…
Soruşturmanın yapılması için nasıl delil veya deliller lazım,
Anlamış değilim!..

***

Bu karara da itiraz edilir.
Bakırköy 2.Ağır Ceza Mahkemesi dosyayı yeniden Sarıyer’den istetir.
Dosya yeniden incelenir.
“Kanun yararına bozma olarak değerlendirerek” karar verilmesi için dosya Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne gönderilir.
Karar şöyle, “Dosya kapsamına, dayandığı gerekçeye ve mahkemenin takdirine nazaran Bakırköy 2.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’nca verilen 08.02.2011 tarihli ve 2011/540 değişik iş sayılı kararı aleyhine kanun yararına bozma yoluna gidilmemiştir.”…

The End…

İŞTE SİZLERE TÜRKİYE’DE ADİL YARGILANMAYLA İLGİLİ BİR ÖRNEK…..
Tepe tepe kullanın…
Yazımın başlığını bunun için,
Kurtlar Vadisi TFF ve HUKUK olarak attım…
Suç ortada,
Deliller ortada,
Karar ortada…..
Hukukumuz dikkate almadı,
Kurtlar Vadisi yapımcılarının yazdıklarımı dikkatte alacağına inanıyorum…
Sağlıcakla kalın…

Levent Ulusay
Levent Ulusayda olmasa hiçbir bilgi sahibi olamıyacağız herhalde..
_______

paylaşım için teşekkürler SERKAN ABİ
alıntıdır:
http://www.korfez.org/forum/topic.asp?TOPIC_ID=36707

30 Kasım 2011 Çarşamba

adam gibi adam...

bir siyasinin bakış açısından yansıyan yeni düzenleme yorumu, anadolu futbolunun hor görülmesini ve gün yüzü görememesinin nedenlerini bu satırlarda arayın, sporu yönetenler kimlerdir? sorusunun cevabını bu satırlarda arayın....

aslında yorumsuz yazacaktım ama birkaç satır ekleyiverdim affola....

_______________


Sayın Cumhurbaşkanım

Öncelikle sevgi ve saygılarımı sunarım.

Malum, 24 Aralık 2011 günü TBMM Genel Kurulu’nda tüm partilerin desteğiyle, Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’da değişiklik yapıldı ve son söz olarak makamınıza gönderildi.
Açıkça belirtmeliyim ki, Meclis olarak spordaki Ergenekon’a, İstanbul dukalığına ve spor mafyasına yenik düştük. Bir milletvekili olarak tüm Türkiye’den özür diliyorum.
Yıllarca “maç oynanırken kural değiştirilmez” dedik, ama bu değişiklikle maç bitmeden kuralı değiştirmeye kalktık ve devam etmekte olan Şike Operasyonu’na müdahale ettik.
Hala yanlıştan dönmek için vakit var. Maçta 90 dakika bitti ama uzatmalar oynanıyor. Son dakikada vereceğiniz kararla sonucu değiştirebilirsiniz.
Bir milletvekili değil cumhurun ferdi olarak zatı-ı alinizden hukukun evrensel ilkeleri ve toplumun hassasiyetlerini dikkate alacağınız umuduyla yazıyorum.
Eğer bu kanun yürürlüğe girerse;
1-Şahsa özel ve örtülü af çıkarılmış olur, devam etmekte olan Şike Operasyonu akamete uğrar.
2-Spordaki şike eylemi organize suç kapsamından çıkartıldığı için bundan sonra spor mafyasıyla mücadele artık imkansız hale gelir.
Ayrıca, üzülerek belirtiyorum, kanundaki ceza oranları yeni düzenlemeyle komik seviyeye çekilirken, bu durumu kamufle etmek maksadıyla kamuoyunu aldatıcı bir yola başvuruldu. Cezaların ertelenmesi, paraya çevrilmesi veya hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasının söz konusu olamayacağına dair madde eklendi.
Hukuktan azıcık nasibini almış herkes bilir ki, sanıklar, suçun işlendiği tarihteki ceza hükümlerine göre yargılanırlar. Sanık, eğer ileride lehte düzenleme yapılırsa bundan yararlanır, aleyhteki düzenlemeden etkilenmez. O nedenle, Şike Operasyonu’nda tutuklanan şüpheliler, ceza indiriminden yararlanır ancak erteleme hükümlerinden etkilenmezler. Bu durumda şike şüphelileri, 2 yılın altında ceza alırsa bir gün bile cezaevine girmezler. Maalesef, yeni kanunu hararetle savunan spor lobisinin meclisteki temsilcileri, erteleme hükümlerini bir marifet gibi ballandırarak anlatıp kamuoyunu aldattılar.
Yeni Anayasa gibi en hayati konuda bir araya gelemediğimiz bir dönemde, şikeciler için jet hızıyla böyle bir kanunun çıkarılması kamu vicdanında derin yaralar açmıştır.
En hassas terazi olan vicdanınızın sesine uyacağınız umuduyla sevgi ve saygılarımı sunarım.
26 Kasım 2011.
Şamil TAYYAR
AK Parti Gaziantep Milletvekili

1 Kasım 2011 Salı

Puan Kaybı...





ilk kırbeş dakikadaki, dişe dokunmayan oyun; çok acayip bir kurgu; bu ligin en kral sol kanadı elimizde ama onu kadroda düşünmüyoruz (gçkhan meral), engin'i ise doksan dakika tahammül sınırlarını zorlayarak oyunda tutuyoruz,
----
takım oyunumuz ise alternatifsiz;

sol kanadı olmayan bir takımın, sol beki de oyunu geride kabul etmesi ile takım halinde savunma yapan,kapalı bir takıma stoperden oyunu sağ kanada uzun toplarla oynamaya çalışarak (70 lerin futbol ekolü belki de) yetersiz atak organizasyonu ile ilerde topu ayakta tutacak tek oyuncumuz serdar'ın da yokluğunu hesaba katınca cılız bir kaç pozisyonla ta ki gökhanın sakatlandığı o şanssız pozisyona kadar ortada giden bir oyun vardı, acı olan ise doktorumuz gürbey hocanın değişiklik işaretinin üzerinden geçen yaklaşık 4-5 dk. içerisinde gökhanın olmadığı sol stoper pozisyonu civarından yediğimiz enteresan bir gol ile devreyi de geride kapattık,
----
ilk devrede ünye adına tek olumlu hareket, topun bizim stoperlerimizde olduğu anlarda yaptıkları adam adama savunma taktiğiydi, bariz bir beraberlik takımı, aslında yapmaları gerekeni yapıyorlar, hemde çok iyiler bu konuda bizim ise bu kilidi açacak alternatiflerimiz var ama denemekte çekiniyoruz,
----
ikinci devre hasan ali değişikliği için beklenen yaklaşık 15 dakikayı maçı kaybetmemize neden olan zaman olarak görüyorum, hasan ali kötü değildi kesinlikle çok da koştu, ama bu taktikte yeri yoktu, serdarın devre arası ısınırken sağ baldırını tutuyor olması bende oynayamayacak herhalde kuşkusu oluşturdu, ama geçte olsa oyuna girdi ve hareket kazandırdı takıma yan direkten dönen üç topumuz var, attığımız golde hazırlanış açısından da çok şıktı, ama geç kalmıştı işte süre galibiyet golüne yetmedi.
----
aklıma şu geldi maçtan sonra, ahmet hoca akşam uyumadan önce ne düşünür acaba, mesela ben gündüz yaptığım işleri düşünerek uykuya dalıyorum, ne yaptım, bir eksiğim, bir hatam varmı diye, bir hata yaptığımı fark edersem sabah ilk iş onu kontrol ederek başlıyorum, acaba ahmet hocada bunu yapar mı?

25 Ekim 2011 Salı

hayat acı"T"ır...

son üç ayda, bir ömürlük acıyı çekip ciğerlerin yanmaması mümkün değilmiş, öğrendim,
kaybettiğim annemin acısı hala geziniyor içimde, ısırıyor boşbulduğunda,
unuttum sanıpta hep içinde olduğunu bilmekmiş,
onun artık olmadığını sanıpta, her köşe başında karşına çıkar umuduymuş,
bilemezsin, yakıştıramazsın,
hayat acıtır anlarsın,
yaşamak zorlaşır,
uzar zamanlar
uzaklaşırsın...---
sonra terör gelir bir silkeler, deprem olur, düğün olur,
bir güzel olur, bir çirkin olur,
düşen uçakta yüzü gülen çocuk gibisindir,
kafa dağıtmaya maça gidersin takımın dokuz yer,
hay lanet bile diyemezsin,
---
hayata tutunmadığımı düşündüğüm andan itibaren doksan gün, bir ölüm, bir düğün, bir terör, bir deprem geçmiş üzerimden...
hayat enkazının altında kalmışım...
aileme sarılıp çıktım...
artık aranızdayım :)

20 Ekim 2011 Perşembe

:(

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.

12 Ekim 2011 Çarşamba

neler oluyor bize,

iki haftadır mesken tuttuğum kale arkasındayım, (çekirdeğe bağladık iyice)
bilet beş lira, çekirdek birbuçuk, iki su, gazete (üstüne oturmak için mavi kocaeli şimdilerde) üç,
içerde çay çorba dört, topla hepsini onüçbuçuk ceyhun hoca değerin bu kadar, (bahçeli aritmetiği :)
----
ben sinirlenmem kolay kolay, çok geniş ve rahat bir insanım, tanıyanlar bilir, hatta o kadar rahatımdır ki
kimi zaman çevremden uyarılar alırım, - yuh artık bu kadarda olmaz- falan tarzında neyse,---
işte o ben ilk golden sonra bir sinir yapmaya başladım, sinirlenince de böyle film şeridindeki kopukluklar gibi oluyor,
herşeyi net hatırlamıyorum, mesela golleri; bir devre bitmiş dörtlemişler,
yanımdaki tipler,
durumuzu yine siyasete bandırıyorlar,
---
zaten kuru ekmek gibiyiz, banıyorlar siyasete, ranta belki yumuşar diş geçiririz hesabı,
amatöre düşsün desteklerizden sonra girdim lafa (yancı) niye düşsün abisi sokağa
bu borç desteklemekten korkanların, eski yiyicilerin içinde patlasa olmazmı aq...
yıllarca çektik cefasını, kulübün içini kazıyanların, hesabını şişirenlerin şırıngayla............
---
 bağrıyormuşum galiba polis geldi, -sakin ol birader, küfür yok- çok konuştum susuyorum
----
bakıyorum yanıdaki siyasetçi gurup uzaklaşmış benden :) ya da ben ilk durduğum yerde değilim -net değil-
----
sakin olduğuma eminin hatta sakinim ... bakıyorum çekirdek bitmiş,
bir çay alayım diye kalkıyorum oturduğum yerden,
skor tabelasına bakıyorum beş, gözüme sokarcasına altı oluyor,
çok kötüyüz allahım yardım et,
---
tamam çocuklar genç ama hocam hiç mi bir şey anlatmadın futbolla ilgili,
nefes, mücadele sıfır, artık eski romada aslanların önüne atılan köleler gibi, çocuk tacizi gibi ulan,
---
tam balansım kaçacak gibi oluyor, önümdeki pala bıyıklı abi ağlayarak kendinden geçiyor ,dikiliyor sonra ,
ağlaya ağlaya terk ediyor tribünü, veriyorda kalayı en incesinden,
---
içim acıyor, herkes suçlu arıyor, sahada futbol yok adam hakeme sövüyor,
---
yedi derken sekiz oluyor, bende kalkıyorum akmasa da yaşlar yüreğim ıslanıyor,
yağmurda yağıyor inceden ağlamanın tam zamanı, ama olmuyor,
---
direksiyona oturuyorum.
radyo açılıyor, lig radyo ilk verdiği haber
ismetpaşadan bir gol haberi daha diyor spiker,
skoru beklemeden radyoyu kapatıyorum,
---

13 Eylül 2011 Salı

ne desem boş artık...

tam da doğrumudur bu diziliş bilemedim, maça konsantre bile olamadım, ilk on dakika da keyfim kaçtı, aldı aklımı sorular, sorular...
herşeyi koy bir kenara da onurun sağ kanatta ne işi var diyesim geldi,
sinan kim rıza kim arkadaş yaw,
çakılı 4 stoperle oynayan takım mı kaldı,
engin süperlig topçusu değilmiydi ne işi var bu onbirde,
fahrettin abi yunus ne iş yapar bu takımda değince bir titredim geldim kendime, o arada adıyaman 6 pastan kaçırdı yüzde yüzü,

uzun pas yapan ön libero olarak bilal iyi de bir de kanada attığı pasları tuttursa, aslında enginde iyi derinlemesine taşıdığı topların "birini" sadece bir tekini olumlu kullansa, geçen sezondan bir tek metin kalmış formunu koruyan, o da olmasa mazallah...

keyfe keder yeseydik golü ilk devrede bir hareketlenme olurdu "belki", ama rakipte becerememeyince devre sıfır-sıfır bitti, ikinci yarıya maratonun deniz tarafından devam kararı alıp kalktık asıl nedenimiz sigara problemiydi, çorumdan devre skoruda gelince sigara yakmak farz oldu, ben içmiyorum ama yanımdakilere polis göz açtırmadı, "-genç söndür onu söndür!!!"

yalandan yürüyüp içtiler sigaralarını, bu arada maç tekrar başladı aynı kahır devam bizim maç kadrosunu kim yapmış olabilirki , herhalde adıyamanın hocası rica etmiştir, atak yapmadan maç bitiren sol kanat olur mu be rıza, -"ah ulan rıza" diyorya ahmet kaya boş yere demiyor işte :)-

oyuna girenlerden yasini beğendim bir tek en azından çabalıyor çocuk ilk on bir başlasa enginden daha yararlı olur sanki,

vel hasılı bu kadro ve oyun anlayışı ile bırak bank asyayı staddan çıkıp, bankamatiğe gidemeyiz... gibi

neyse ki haftaya bay takım, iki haftaya yap birşeyler ahmet hoca yoksa durum sakat.

5 Eylül 2011 Pazartesi

çok acayip...

kulübün bölünmesi diye bir tabir oturdu önümüze, ulan yazacak birşey de bırakmadı bize,
takıma ruhunu katan oyuncular şimdi "fk" da, gençler ve amacı belli
olmayan (ama temelini az çok çözdüğümüz) bir yönetim de "kocaelispor"da kaldı.

-- kulüp bölündü ama camia da durum nedir? sezon başlasın bu konuyu da gündeme getirmek gerekecek... --

bence ikisini de desteklemek gerekiyor taraftar olarak, bu bölünmenin ardından
taraftarda da bir gevşeme var aslında, şucu bucu diye bölünmeler var gibi, bence bu muğlak durum pazar günü 16.00 da ismetpaşanın maratonunda
vücut bulamaz, taraftar her ne şartla olursa olsun yerini alır...

ama saha da istenilen tablo ile karşılaşırmıyız, ya da iki yılda süperlig hedefine uygun
bir takımı görebilirmiyiz yeşil çimde,

işte esas tehlike burada,

duyumlarıma göre oyuncuların geçişi için şart olarak konulan ödemeler kısmı biraz kadük olmuş,
söz verilen meblağlar hala ödenmemiş, ve hatta serdar ve ercanın da içinde olduğu
bir grup hala resmi sözleşme imzalamamış,

bu durum çarşambaya çözülecek diyorlar,

kötü olan herşeye zaten alıştık, bu sezonda kötüye gidiş devam ederse koymaz...
ilk hafta kötü olursa sonuç,
bu taraftarı artık kemoterapi ile tedavi ederler..

13 Haziran 2011 Pazartesi

paradoks

bir siyasi "daha doğrusu çiçeği burnunda bir vekil" bir açıklama yapmış bugün, daha doğrusu paradoks kavramını adeta göbeğinden işetmiş :)


"bir siyasi diyorki; KOCAELİSPOR'U siyasiler yönetiyor."

hala neyin peşindesiniz arkadaş yeni bir projeniz varsa söyleyin yoksa susun işte, temcit pilavı kokan nefeslerinizi harcamayın boş yere...



paradoks deyince güzel bir site bu bence bak,
http://www.chemamadoz.com/

birde ahmet kayanın şarkısında ki "bu ne yaman çelişki anne" dizesi geldi aklıma; yazının üstüne dinle cila olsun.

2 Haziran 2011 Perşembe

nooluyo burda boLm;

şimdi bir birleşme ya da tabiri caizse gömlek değiştirme, biriken kirlileri sahibine yıkatma, al mektuplarını ver mektuplarımı ya da allah hepinizin belasını versin tadında bir değişim süreci yaşıyoruz, - artık sen de ne diyorsan işte-
bu durum aslında köpeklerin de duasının kabul oduğunun bir göstergesi olabilir, o kadar çok can yaktı ki bu yeşil siyahlı camia, kimlere 6 kimlere 5 kimlere 4 atmadı milletin yıllarca kaldıramadığı türkiye kupasını iki defa kaldırdı,
oda yetmedi sahaları dar etti rakiplerine değil mi, birileri bizim için bir beddua etmiş ve o beddua da tutmuş gibi bir durum;
yıllardır gün yüzü görmeyen ama bu durumdan gocunmayan aksine batan bir camianın peşinden aynı bataklığa balıklama dalan tribüncüleri ile adeta ölümü üzerinden bahisler oynanır hale geldi,

bir seçim vaadi tadında şimdide bir güç birliği durumu hasıl oldu, inandırıcılığını güçlendirmek için seçim öncesinde somut adımlar atılmalı mesela körfezsporun isim değişikliği veya kocaelispordan gelecek futbolcular ile ön protokol
imzalanması gibi yoksa seçimden sonra bu işlerin rengide şekli de değişebilir,

bu işin bir kaç yüzü var,

kocaelispor mevcut yönetimi,
yunus pehlivan ve körfezspor mevcut yönetimi,
kulüp üyeleri,
kocaelispor eski yöneticileri,
kev tesisleri problemi ve kocaeli eğitim vakfı,
sözleşmesi devam eden yada sona eren futbolcular,
kocaelispor ve körfezspor personellerinin durumu,
yerel yönetcilerin bu duruma bakışları ve planları,
taraftar derneğinin yaklaşımı,
taraftarın bakışı,
tff,
yerel gazetelerin haber zihniyeti,


1 kocaelispor mevcut yönetimi,

bu sorumluluğu kulübün zarar görmemesi adına daha öncede üstlenen derneğin önceki tecrübesinden dayanakla ipleri şimdi daha sıkı tuttuğunu kulüp menfaatleri adına, doğru hamleleri tercih ettiğini düşünüyorum, zira bu borç
yükünün çevrilmesi gibi bir durumun mümkün olmadığını görmek için muhasebe bilgisine gerek yok, sadece ortaya çıkan tablonun ve yapılmak istenenlerin bundan bir kaç sene önce belediye başkanının yüksek sesle
dile getirdiği birleşme modeli ile örtüşmesi biraz düşündürücü zira bu model dile getirildiğinde o dönem tribünlerin tepkisi sert olmuştu, fakat şimdi gerçeklerin daha net ortaya çıktığı bir tabloda bu çare bizim tedavimizin ana
dayanağını oluşturuyor,

2 yunus pehlivan,

sefa gibi bir başkanın dahi ilk anda karşı çıktığı bir planı sanki önünde hiç bir engel yokmuşcasına ortaya atan körfezsporun onursal başkanı ve körfez ilçe belediye başkanı, tff ile yapacağı dirsek temasının ardından planın
işlevselliği ve kentten geleceği düşünülen destek ile (ki bu destek yerel idarecilerin işaretini bekliyor.) ivmelenmeyi bekleyen adeta saatli bombayı cebinde taşıyan enteresan bir adam, körfez sporun futbolcularının büyük
çoğunluğu ile sözleşmesinin bitmiş olduğunu bu nokta da hatırlatmak isterim, ucuza takım kurmak ve hedefi bank asya koymak için, tribünü sağlam köklü bir camiayı bünyesine kabul etmek ve ismet paşa da kendi deyimi ile 1-0
önde başlayacak bir takımı kim istemezki ayrıca...

3 kulüp üyeleri,

kocaelispor için olası bir dönüşüm sonrası ilk kongreyi düşünmek bile istemiyorum açıkcası, son kongrede kulübün kapanmaması için aday olan yönetim sadece 27 oy ile seçildiğini burada hatırlamakta yarar var,

4 kocaelispor eski yönetcileri,

şu an yerinde olmak istemeyeciğiniz insanlar topluluğu, daha önce sefa sirmen ve şimdilerde hayri morkan önderliğinde yeni bir oluşum içerisinde oldukları dedikodusu var, sade bir taraftar olarak soruyorum,
altı ay önce neredeydiniz, insanlar intihar ederken kulüp dolandırılmaya çalışılırken, 6 puanımız silinirken neredeydiniz,

5 kev problemi,

işte kurtuluşun anahtarı diyorlar ya yalan, kev o araziyi vermek için hazırmış bir yalan daha, sefa sirmen yasalar incelensin biz devire hazırız diyor yılların vakıf başkanı olarak yol göstermiyor bu tavırla sol eliyle sağ kulağını gösteriyor
adeta olmaz bu iş demek yerine avukatlar konuyu incelesine getiriyor, olmazı kendi demiyor desin diye taşeron tutuyor adeta, hoş ateşi tutmak için bizde maşayı tutmuyormuyuz,
bu kulüp kurtulacaksa eğer bunun anahtarı kev değil, bunu artık iyice kavramak lazım

6 sözleşmesi devam eden ya da sona eren futbolcular,

ya da kulüpte çalışan bir abimizin söylediği gibi büyük kaptandan " arkadaşlar takımı yeniden topluyoruz varmısın geçen sezon ki mücadeleye yeniden başlamaya" telefonunu bekleyen adamlar, bank asyadan düştüğümüz sezon kötü bir
şekilde futbolu öğrenen çocuklar, bu sezon takım ruhunu adeta çimlere kazıdılar, şimdi yeni bir sezonda yeni umutlara sağlam bir bütçe ve zamanında alınacak ödemeler ile bir tarih yazmaya adaylar,

7 personeller,

bu adamların hakkı ödenmeden bu iş sonlandırılırsa var ya iki yakamız bir araya gelmez bunu unutmamak lazım,

8 yerel yöneticiler

işin başındaki adam zaten bir belediye başkanı, ve aynı partiden olduğu büyükşehir ile temaslarda bulunmadan bu işe kalkışmış olamaz valimizin bize akseden bir küskün bir barışık yaklaşımı da bu işin ilerleyen zamanlarında güzel
bir destek ile yolumuzu açmaya aday ama ilk hedef yeni takımı belediye ödenekleri güdümünden kurtarmak olmalı, zira bu kulübünde defteri ansızın kapatılabilir.


devamı gelecek...

16 Mayıs 2011 Pazartesi

6 Mayıs 2011 Cuma

bir "takım" adamların başlarına neler gelir (!)

futbol bir hesap işidir, her daim para ve iktidar gerektirir,
bu sektöre hitap eden herkes profesyonellikten bahseder durur,
kendi içerisinde bir etiği vardır, yazılı olmayan kuralları vardır,
her şablona uymayan, her midenin hazmedemeyeceği,
her beynin algılayamayacağı gerçekler ile doludur...
adı türk futboludur,
esen rüzgara göre, iktidarın çekelemesine, birtakım adamların itelemesine göre ivme kazanır,
yön değiştirir, yükselir alçalır, ama kendi başına bırakılamaz...
türk futbolu kendi kendini yönetemeyecek kadar önemli bir noktadadır.

.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.-.

şimdi bir kulüp düşünün,

-resmi anlamda neredeyse bir geliri olmasın,
-olağanüstü genel kurullar olağan bir hal alsın,
-iki yılda iki küme düşüp borcunu ikiye (hatta üçe) katlasın,
-basiretsiz yönetimlerin, kötü siyasetçilerin oyuncağı olsun,
-aynı basiretsiz yönetimlerin sonucu olarak -6 puanla lig mücadelesini "taçlandırsın."
-kulübü temsilen sahada bulunması gereken futbolcularının lisanslarını dahi çıkartamaz durumda olsun,
-tesislerinin giderlerini, tesis çalışanlarının maaşlarını ödeyemesin,
-tesis çalışanlarının iş akdine son verilsin, ikisi intihar etsin,
-başkanı tesislerde açlık grevine başlasın,
-ulusal kanalların "ağdalı sokak ağızlı ve hatta seviye yoksunu" futbol programlarına yöneticilerinin aymazlıkları sayesinde meze olsun,
-dolandırıcılar, basın toplantılarında sahte paralar göstersin, dayak yesin, karakolluk olunsun,
-şehrinin adını taşıyan kulübe şehir sırtını dönsün,
-yerel yönetici "30 trilyon verdim hesabını mahkemede bile veremem desin" ama parayı verdiklerine hesap sormayı unutsun,
-şehrin milletvekili sokakta karşılaştığı taraftara cevap vermekten aciz kalsın, kulübün durumunu izah dahi edemesin, açıklamada dahi bulunamasın,
-şehir üzerinde yaşayan "emekçilerin" terlerinden kazanılan paralarla ülkenin vergi yükünü sırtlasın, o vergilerle taraftarı dahi olmayan illere stadlar yapılsın,
-aynı yerel yönetici "biz o defteri kapattık" desin,
-topçusuna sözler verilsin onlar yine de "karın tokluğuna" oynasın,
-yönetimsiz kalınan 17 haftada namağlup seri yakalasın,
-takım kayyuma kalsın,
-ligindeki namağlup lideri deplasmanda devirsin, liderlik koltuğundan indirsin,
-düştü denilen takım tecrübeli oyuncularının liderliğinde eze eze top oynasın,
-aynı formayı terlettikleri bir arkadaşları sahada mücadele ederken ölümden dönsün,
-bir diğer takım arkadaşları kansere yenik düşsün,
-eski yöneticisi elim bir kaza sonucu vefat etsin.


daha vahim olaylarla da karşılaştılar mutlaka ama ben hatrımda kalanları sıraladım, bu takım dibi gördü, ya orada kalacak yada eski günlerine dönmek için bu noktadan güç alarak yükselecek,
rabbim bu kulübü sevenlere daha acı bir sezon yaşatmasın. AMİN.

20 Nisan 2011 Çarşamba

türk futbolu ?!?

üç hafta sonra belkide takım çıkartacak kadar dahi topçusu kalmayacak bir kulüp oyuncusunu çok konuşuyor diye kadro dışı bırakma çabasını anlamak güç doğrusu,
aylardır düzenli bir ödeme almayan bir adama emeğinin ödenmesi için dahi serzenişte bulunma hakkını tanımayan yerel medya köşe yazarları da cabası, birilerine peşkeş cekmeye bıkmadınızmı daha bu topçuları,

edit1: konuşuyor diye hocayı bile gönderdik, nasıl bir kafa bu...

fazla değil üç hafta kaldı dananın kuyruğunun kopmasına,
gözünüzün önünde oynayan bu çocukları, bu kadroyu bir sene sonra çok arayacağız, yada bu kulüp oldu bittiye getirilecek,
-naapalım bizde kurtarmak isterdik ama prosedür böyle,
tadında bir açıklama ile kulübün sonunu getirecekler...
bazılarının karnında ağrı yapan,
bazılarına kan kusturan bu camia,
artık boğazına kadar batağa saplanmış durumda,
-------
"son on senemizi kitaplaştırsak, futbolda yapılmaması gerekenler diye sürsek piyasaya yer yerinden oynar, hepimiz döksek eteğimizde ki taşları, bu kulübe verildiği iddaa edilen 18 trilyonların, 30 trilyonların hesabı sorulsa artık"
-bu paragrafı bir yerde daha yazdım ben ama neyse-
-------
ah be serkan abi; seni geç anlıyoruz hep, ah o elimi kesip atasım var, ah kafamı taşlara vurasım var,
------
öfff,
bu sezon ömrümün son sezonuymuş gibi izledim maçları
sanki bir daha maç izleyemeyecekmişcesine,
onur türk, gökhan meral, bilal çalışkan, kaptan, cem sinan, aydın, ercan gerçekten seneye nerede olacaksınız,
nedir gelecek planlarınız,

seneye biz ne yapacağız,
------
edit 2: bu satırları yazdığım da ali daha hayattaydı,
yalan dünya, der bir büyüğüm ne kadar da haklıymış

allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun...

4 Nisan 2011 Pazartesi

bize hiçbir yer izmit değil,

trabzon maçını izmite aldıran ve bu durumu ayakta alkışlayan zihniyetler şimdi nerelerdedir,
bu maça bilet satan, şeref tribününü hınca hınç dolduran yeri geldimi izmit çocuğu ayaklarına yatan adamlar şimdi nerelerdedir,

isterdimki bu şehrin ekmeğini yiyen suyunu içen adamlar, bu kentin suyunu kirleten havasını teneffüs eden adamlar, bir dönünde bakın, kocaelispor camiasınde neler oluyor...

bu hafta 1461 trabzon maçının geceye alınma durumu var, federasyona baş vurmuş kulübümüz ama herkes biliyor ki federasyon bu işleri iki kulübün anlaşmasına bağlıyor,

bende diyorum ki kasımpaşa maçı için elini taşın altına koyan adam, bu maçıda bir telefonla halleder...

ama yapmayacaklar ve bu maç gündüz oynanacak, deplasman tribününe iyi bakın, o adam da orada olacak,

bu şehirden kazandığı haram, yediği haram, içtiği haram olacak ama o adam deplasman tribününde olacak...

bize hiç bir yer izmit değil,
çünkü izmitte doğduk, izmitte öleceğiz,

4 Mart 2011 Cuma

stat değil huzur istiyorum...

çok şeymi istedim acaba yazının başında, bilemedim,
herşeyin güzel gittiği günlerde yapmak gerekiyormuş aslında herşeyi şimdi biraz geç kalmış olmanın stresi de var üzerimde, bugün kimden soracaksın hesabı o bile belli değil;
bu camia herşeyin güzelini hakediyor ve aldı da bir dönem futbolun güzelliklerini, ama her güzel şey, başka bir şeyler alıp götürürmüş meğer,

bir büyüğüm sefa sirmen başkan iken kocaelispor için neler yapılabilir konulu bir takım projelerle karşısına geçmiş anlatıyor büyük başkan burun kıvırıyor hep,
yok olmaz tavırlarında;

dayanayıp kesiyor sunumu başkana soruyor, siz gittikten sonra bu kulüp ne olacak peki diyor, sefa başkan "bilemem" diyor.

bilemiyor da...

o dönemlerden beri belediyenin sırtına yüklenen camia şimdi bu durumdan narkozsuz ameliyatla kurtarılmaya çalışılıyor, kulübün sinir sistemi olan tribünler çekiyor tüm acıyı, ameliyatı yapanların umurunda değil neşter vurdukları heryer kan gölüne dönüyor kulüpte, bizzat destekledikleri yönetimler parayı iç ediyor, dışarıdan destekledikleri iş bilmiyor...

şimdi de bir gazete haberini okuyan taraftar stat isterim diyor, neymiş kayseri belediyesi 10.000 kişilik yeni bir stat için işlemlere başlamış, yer arıyorlarmış kayseri de, bizde isterizciler hareketlendi hemen, başbakan'a sesimizi duyuralıma vardı iş körfez.org forumda, şaka gibi...

depremde hasar görmüş kolonlarına kirişlerine, kırılıp kırılıp yenilenen ama hiç temizlemek akıllardan geçmeyen koltuklarına, soğuk duvarlarına, damlatan çatısına, girilemez tuvaletlerine, boş şeref tribününe aşığım ismetpaşanın,

bu kenti yönetenlerin camiamız üzerindeki projeleri nedir bilemem ama ben, stat istemiyorum, sadece huzur istiyorum,

ve bu isteğin ligi olmaz, bankasyaymış, süperligmiş, amatörmüş derdim değil, huzurlu bir takım istiyorum,

bana huzurlu bir onbir çıkartabilirmisin bu hafta soner hocam, peki siz valim, belediye başkanım, kulüp başkanım,
şimdi söyleyin çok şeymi istiyorum...
stat değil huzur istiyorum...

2 Mart 2011 Çarşamba

kurumsal yalanlar...



yukarıdaki forma nürnberg'in bu sezon ki forması ana sponsoru AREVA, 2008 yılında 105 milyon dolarlık bir yatırım yaptı gebze de , 2009 satış rakamları ise 200 milyon euro civarındaymış ama, ama sponsorluk olarak ilimize ne katkısı var 0...




anelkanın göbeği kes...

GDF SUEZ birşeyler söyleme gereği bile yok aslında 232 milyon'a izgazı aldılar, halkın vergileri ile alınan gazı yine halka satan garip bir kumpasın içerisinde kar üstüne kar ediyorlar, ama sponsorluk olarak fransa milli takımını tercih etmişler, ve dünya kupasındaki fransa rezaletinin aardından dahi fransa takımının sponsorluktan çekilmeyen tek firması, ama sponsorluk olarak ilimize ne katkısı var ?...


şimdi bunları yazmanın sırasımıydı bilmiyorum ama kurumsal üyelik için başvurulması gereken ilk iki firma herhalde bunlar olmalıdır, nede olsa futbolun içerisindeler bir nebzede olsa...

11 Şubat 2011 Cuma

zorunlu istikamet

herkese selam,

bir süre önce uzun yıllardır çalıştığım işyerinden zorunlu olarak ayrılmak zorunda kaldım, şimdi yeni bir yerde iş başı yaptım.
Kafamda, önümdeki işlerde bir süre daha karışık kalacak gibi,
yeni iş yerimin en büyük artısı ismet paşanın karşısında olması :) her daim ambians...

hele bir de şu of maçını atlatalım inşallah hafta içi yazmaya devam edeceğim kaldığım yerden...

bu fotonun adı da, zorunlu istikamet olsun :)
mekanlar farklı ama istikamet zorunlu :)

27 Ocak 2011 Perşembe

fuzzylogic

BİR MIH, BİR NAL KURTARIR,
BİR NAL, BİR AT KURTARIR,
BİR AT, BİR SÜVARİ KURTARIR,
BİR SÜVARİ, SAVAŞI KAZANIR,
O SAVAŞ İSE BİZİM HAYATIMIZDIR.

17 Ocak 2011 Pazartesi

alayına son dakika;

alt başlık; 600 milyon tl'mizi ne yaptınız?

urfa maçından aldığımız üç puan bu sezonki en motive edici puanlar oldu,
teşekkürler soner hoca teşekkürler (10) samet katanalp,
maçın başlarında forveti dörtleyen urfa, ortasahadaki iki oyuncusunuda ileri çıkartınca
defans bloğu ve ortasahası arasında açılan boşluğu dolduran kocaelispor hucüm hattı istekli başladı maça,
urfa bu taktiği onbeş dakika sürdürebildi.
sonra standart 4-1-3-2 düzenine geçti ön libero mevkiinde (5) alaattin tosun
inanılmaz bir adam, her pozisyonda vardı neredeyse, bir parantez de cem sinan'a açmak gerekir, mükemmel kademe yaptı,
maçı her ne kadar kazanmış olsak da, ilk devre "galiba bir puan alırız."
yorumumu hemen yanımdaki fahrettin abi, işaret parmağını dudaklarına götürerek -sus işareti- ağzıma tıktı adeta,

ikinci devreye de maçın başındaki taktikle girdi urfa, kıdemli yan hakemin ısrarcı ofsayt tutumuna rağmen ilk golü urfa buldu,
maç gitti dediğimiz esnada, aslında soner hoca hamlesini golden önce yapmıştı, oyuna (4) orhan alemdar girmiş atakları yönlendirmeye başlamıştı,
bunu fark etmemiz ilk golümüzdeki ortayı yapması ile oldu.

galibiyetin çok uzakta olmadığını hissediyorduk artık, 90+3 gösterildiğinde inceden bir isyan oldu tribünlerde ama o üç dakikaya galibiyet golünü de sığdırdı (10) samet,

maçın enteresan anı maç başladıktan 15-20 dakika sonra urfa tribünlerinde ortaya çıkan trabzon taraftarlarıydı,-kardeşlik ayağına ekmek kazandığı toprağı satarmı adam-
hele o golden sonra yaptıkları el hareketleri falan çok ayıp...
---------
başbakan türk telekom arenayı terk etti. ertesi günü stad ve çevresinin imar için 600 milyon tl devlet kaynaklarından harcama yapıldığını söyledi, bende diyorum ki,
o parayı birinci, ikinci ve üçüncü lig takımlarına bölüştürseydiniz eğer türk futboluna ne güzel katkı olurdu sn.başbakanım,

iki güzel anektod ekleyeyim yazının sonuna;

-kayyum atanmadan hemen önce fabrika dönüşü serviste kulüp kapanırsa noolur muhabbeti dönüyor,
dedimki "futbol benim için biter, anca kardeş antalyanın maçlarına bakarım artık," allahım'a şükürler olsun o günleri göstermedi bize,

-eşim her maç dönüşü skoru sorar evde, futbolu sevmez genel olarak, ama yenilirsek eğer inceden mesajı verir:), bu hafta dedi ki ne zevk alıyorsun maç izlemekten;
dedim ki "maçtan zevk almıyorum ki, KOCAELİSPOR'u izlemekten zevk alıyorum, on beş haftadır her maçtan sonra şampiyonluk kutlaması yapmak her camiaya nasip olmaz."